Kommagene Bienali, Nevali Çori açıklarında Kahta sınırlarında bulunan bir ADA üzerinde “hayali bir uygarlık” yaratma fikri ile yola çıktı. Bienalin küratörlüğünü multidisipliner çalışmalar yapan, aynı zamanda İzmir’deki Ayzeredant Galeri’nin sergilerini yöneten Nihat Özdal üstleniyor.
Adıyaman, Kahta ve çevresinin binlerce yıl pek çok uygarlığa ev sahipliği yaptığı biliniyor. Güçlü uygarlıklar bugüne kadar ulaşan güçlü izler bırakmıştır. MÖ 2000 yıllarında Kommagene Krallığının kuruluşuna kadar (MÖ 69) Hititler, Mitanniler, Aramiler, Asurlular, Geç Hititliler, Persler, Kummurlar ile Makedonyalı Büyük İskender’in hakimiyeti ve Doğu Roma imparatorluğu egemenliği hüküm sürmüştür. Bu bereketli ve tarih kokan topraklarda hayali bir uygarlık yaratarak oluşturulacak olan bienal büyük bir ilgi çekeceğe benziyor.
İlginizi Çekebilir: Yeni Nesil Dijital Gezi Asistanı GeziBilen
Hayali Dünyalara Giriş
Bu uygarlıklar ve bıraktıkları izlerin yanı sıra, masallardan keşfedilmemiş bölgelerdeki hayali coğrafi yerlerin başlangıcına ve ortaklaşa yaratılan, milyonlarca insan tarafından doldurulan dijital evrenlere kadar hayali dünyaların son üç bin yıldaki gelişimi; boyut, karmaşıklık ve izleyiciyi meşgul etme yetenekleri “hayali bir uygarlık” kurma çerçevesinde, bienal fikrinin oluşmasına zemin hazırladı.
ADA: Ana Mekan
Nemrut Zirvesi, Kahta Kalesi, Cendere Köprüsü gibi mekanlarda sanatçılar sergiler ve doğal malzemeler kullanarak yapacakları yerleştirmeleri sergileyecekler.
Bienalin ana mekanı olarak ADA’nın seçilmesi de Lucianus’a bir atıf. Bir zamanlar bu bölgede doğan Lucianus , “Yedi gün yedi gece havada yelken açtık ve sekizinci gün içinde bir adaya benzeyen, parlak ve yuvarlak ve büyük bir ışıkla parıldayan büyük bir ülke gördük. Oraya koşup demir atarak karaya çıktık ve araştırma yaparken arazinin yerleşim ve ekili olduğunu gördük. Gündüzleri bölgeden hiçbir şey görünmüyordu, ancak gece olurken, bazıları daha büyük, bazıları daha küçük olan birçok ada daha görmeye başladık ve bunlar ateş gibi renkliydi. Aşağıda, içinde şehirleri, nehirleri, denizleri, ormanları ve dağları olan başka bir ülke de gördük. Bu bizim kendi dünyamız olduğu sonucuna vardık” demiştir.
Lucianus’un ADA’sı gibi, hayali bir uygarlık; kurgusal bir arkeoloji, kurgusal bir tarih, kurgusal bir dil, kurgusal bir ekonomi, kurgusal bir müzik, kurgusal semboller, kurgusal tarım, kurgusal mimari, kurgusal gastronomi, kurgusal moda, kurgusal kanunlar…
Farklı disiplinlerden sanatçılar bu sorulara cevaplarla Kommagene Bienalinde olacak!
Bu habere henüz yorum yazılmamış, haydi ilk yorumu siz bırakın!...