Ekosisteme zarar vermeden üretimin ve çeşitliliğin devam ettiği, ekonominin büyüdüğü ve sosyal hakların korunduğu sürdürülebilir bir dünya inşa etmek mümkün mü? 2017 yılı yapımı Küçülen Hayatlar filmi, işte tam da bu konuyu ele alıyor. Ufalan bedenlerin dünya üzerindeki izleri küçülürken, ekosistem için yeniden doğuşun sesi duyuluyor! Günümüzde küçültülme gibi bir teknoloji bulunmuyorken, büyük bedenlerle sürdürülebilir bir dünya mümkün mü?
Sürdürülebilir Bir Hayat Mümkün mü?
Sürdürülebilirlik kelimesi ile kamuoyu ilk kez 1987 yılında, Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu’nun yayınladığı Ortak Geleceğimiz adlı raporda tanıştı. Bu fikrin temelinde; İnsanlığın günümüz ihtiyaçları karşılanırken, gelecek neslin ihtiyaçlarının korunması, vardır.
Ortak Geleceğimiz(
Our Common Future) raporunda, sanayileşmedeki hızlı yükseliş ve artan nüfustan kaynaklanan sorunlara yönelik çözümler yer alıyordu. Ekonominin gelişimi ve küreselleşme çevre üzerinde geri dönülemez sonuçlar yaratırken, çok geç olmadan bu konuda bir adım atılmalıydı. 1984 yılında Antartika üzerinde keşfedilen, insan faaliyetlerinden kaynaklanan ozon deliği sürdürülebilirliğin gündeme gelmesindeki en önemli etken oldu.
Günümüzde dünya kaynaklarının tükenme sınırına yaklaştığı görüşüne katılan büyük bir kesim bulunmakla birlikte, bunun önüne geçmek için yalnızca kaynakları doğanın yenilenebilme hızından daha yavaş tüketmek fikri yaygın. Özetlemek gerekirse, kaynakları olabildiğinde daha yavaş tüketmek dışında alınmış hiçbir ciddi önlem yok.
Peki, sürdürülebilir bir dünya gerçekten mümkün mü? Sürdürülebilirliğe ulaşmak için ne yapmak gerekir?
Küçülen Hayatlar ile Büyük Yaşam
Yönetmen koltuğunda Alexander Payne’in yer aldığı 2017 yılı yapımı Küçülen Hayatlar filmi, tam da bu noktaya parmak basıyor.
Dünya genelinde nüfus sayısındaki ciddi artış, kaynak yetersizliği ve artan çevre kirliliğinin bilim insanlarını harekete geçirdiği filmde, sürdürülebilirliğin yeni formülü keşfediliyor. İnsan bedenini küçültebilmeyi başaran bilim insanları, var olan kaynakları daha etkin kullanarak çevre kirliliğini azaltmayı hedefliyor. Küçültülmek isteyenler bedenlerinin kütle ve hacimlerinin yüzde 0,0364’üne kadar ufalacaklarını kabul ediyor.
Sürdürülebilirliğin yanı sıra Küçülen Hayatlar’da inşa edilen ufak şehir, insanlara konforlu ve güvenli bir yaşam da vadediyor. Üstelik normal hayatlarında sahip oldukları 50 bin doların değeri küçültülmüş hayatlarında 1 milyon doların üzerinde! Küçültülme kamuoyu ile paylaşılırken toplantının gerçekleştiği yerin
İstanbul Kongre Merkezi oluşu da filmde dikkat çeken bir diğer detay.
Ekonomik ve Sürdürülebilir Bir Yaşamın Anahtarı
Filmin başkarakterleri Paul ve Audrey Safranek çifti, maddi sıkıntılar yaşadıkları bir dönemde, giderek popülerleşen küçültülme fikrini değerlendirmeye başlıyor. Normal hayatlarında üstesinden gelmeye çalıştıkları ekonomik sıkıntıları geride bırakarak rahat bir hayat sürme düşüncesi onları cezbediyor.
Film, sürdürülebilirlik üzerine kurulu olsa da küçültülmeyi kabul edenlerin en büyük amacı dünyayı kurtarmaktan ziyade maddi rahatlığa kavuşmak oluyor. Fakat amaçları ne olursa olsun 13 cm civarındaki boylarıyla tüketimleri ve çevre kirliliğine olan etkileri eski yaşamlarına kıyasla inanılmaz derecede azalıyor. Gerçek boyutlu otobüslere yerleştirilen küçültülmüşlere özel minik koltuklar, bu işlem sayesinde insanların dünyada kapladıkları yerin ne kadar ufaldığını gözler önüne seriyor. Sürdürülebilirliğin üç temel ilkesi olan ekonomik büyüme, çevreyi koruma ve sosyal hakların korunması da küçültülme ile mümkün hale geliyor!
Gelecek nesillere yenilenmiş doğal kaynaklar ve temiz bir dünya bırakmanın formülü olan bu işleme gerçekleşmesi imkansız gözüyle bakıyor olabilirsiniz fakat geçmişte bilimkurgu filmlerinde olup da günümüzde gerçekleşen şeyleri bir düşünün!
Gelecekte biz de hayatlarımızı küçültebilir miyiz?
Bunun öncesinde başka bir soru ile ilerleyelim. Siz küçültülmek ister misiniz?
Küçülen Hayatlar filminde, küçültülmeyi savunan kesimin yanı sıra bu işleme tereddütle yaklaşanların sayısı da bir hayli fazla. Bu konuya eleştirel yaklaşmak pek mümkün değil. Zira söz konusu, bedeninizin bir kalemden bile daha ufak olacağı düşünüldüğünde insanların neden endişe ettiği anlaşılıyor.
Her şeye rağmen dünyanın ve üzerinde yaşayan canlıların geleceği için küçültülme, alınması gereken bir risk gibi görünüyor.
Sürdürülebilirlik Önce Bireyden Başlar
Kaybolan ormanları ve verimsiz hale gelen toprakları eski haline dönüştürmemiz hiç kolay değil; Yok olan türleri geri getirebilmek ise imkansız. Fakat hala koruyacak canlılarımız ve gelecek nesiller için iyi bakmamız gereken bir dünyamız var!
Sürdürülebilir bir dünya yaratmak için öncelikle israfın önüne geçilmeli ve insanlar ihtiyacı olduğu kadar satın alıp, tüketmeyi öğrenmelidir. Geri dönüşüm, çevreyi koruyabilmek adına en çok dikkat edilmesi gereken konudur. Günlük yaşantınızda çöplerinizi atarken geri dönüşüme uygun poşetlemeler yapmanız, doğayı korumak için yapabileceğiniz en iyi şeylerden birisidir.
Günlük su ve enerji tüketiminize dikkat ederek de sürdürülebilirliğe katkıda bulunabilirsiniz. Özellikle de tatlı su ihtiyacının her geçen gün arttığı düşünüldüğünde, gereksiz su tüketimini azaltmak oldukça faydalı bir davranış olacaktır.
Ulaşım, büyük ve kalabalık şehirlerin gündemindeki en temel başlıklardan. Ulaşımı elektrikli hale getirmek ise elektrikli araçlarla mümkün! Gelişen teknolojiyle beraber elektrikli araçları giderek daha sık bir şekilde caddelerde görmeye başladık. Tasarımlarıyla ve sessiz yapısıyla dikkat çeken bu araçlar, çevreyi koruyabilmek adına mükemmel bir tercih!
Sürdürülebilirliği yaşamınıza dahil etmenin daha birçok yolu var. Elbette hayatınızı baştan sona değiştirmenizi kimse sizden isteyemez. Nitekim sürdürülebilirliğin amacı da tam olarak bu! Hayatınızı hiçbir şeyden ödün vermeden yaşamanız ve bunu yaparken de gelecek nesilleri düşünmeniz.
Türkiye'nin bu konuda attığı adımları
Sürdürülebilir Kalkınma Türkiye'den takip edebilirsiniz.
Şimdi, yazımızda sorduğumuz soruyu bir kez daha yineleyelim!
Sürdürülebilir bir dünya için küçültülmeyi kabul eder miydiniz?
Büyük bedenlerle sürdürülebilir bir dünya mümkün mü?
Bu habere henüz yorum yazılmamış, haydi ilk yorumu siz bırakın!...