İş dünyasının ve toplumun her kesimini dönüştürecek bir harekete tanıklık ediyoruz. Bankaların ve mağazaların çalışma yöntemlerinden, kanser tedavisine ve dünyamızı terörizmden nasıl koruduğumuza kadar her şeyi değiştirecek olan bu harekete Büyük Veri adını veriyoruz. Hangi işi yaptığınız veya hangi sektörde çalıştığınız farketmez; Büyük Veri onu değiştirecek.
Son yıllar içerisinde pek çok başarılı şirket veya girişim hayatımıza girmeye başladı. Bazıları ise giremeden ne yazık ki yolun sonuna geldi. Elbette bu durumun birçok sebebi olabilir. Ancak ben bugün Büyük Veri kullanımını başarabilen girişim ve şirketlerin nasıl rekabet üstünlüğü sağlayabilen kuruluşlar haline geldiklerine ışık tutacağım. Bu içerikteki en önemli kaynağım ise geçen haftalarda bir solukla okuduğum Büyük Veri İş Başında kitabı. Kaynaktan alıntılar ile kendi yorumlarımı istifleyerek kısa ve öz Büyük Veri’nin önemine değineceğim. Daha fazlasını merak edenler için kitabı edinmelerini tavsiye ediyorum.
Büyük Veri Nedir?
Büyük Veri esas olarak bugün, birkaç yıl önce mümkün olmayan şekillerde veri toplayabildiğimiz ve analiz edebildiğimiz gerçeğini ifade eder. Büyük Veri hareketini körükleyen iki unsur var. Her şey hakkında artık daha fazla veriye sahip olmamız ve herhangi bir veriyi depolama ve analiz etme becerimizin gelişmiş olması, diye açıklıyor Bernard Marr.
Büyük Veri kullanımı şirketler için öngörülü hareket ederek bir sonraki hamlesinde daha başarılı yönetim sergilemesinde önemli bir yer edinmektedir. Şirketlerin sürdürülebilir hale gelmesi ve rekabet üstünlüğü sağlaması ise şirket içinde birçok departmanın aldığı kararların minimum harcamalarla maximum verimi elde etmesi şeklinde olacaktır.
Her Şey Hakkında Daha Fazla Veri
Gittikçe daha dijital hale gelen dünyamızda yaptığımız her şey geride bir veri izi bırakır. Bu, mevcut veri miktarının gerçekten de patladığı anlamına gelir. Hali hazırda sizin şu an okuduğunuz bu yazıyı hazırlarken bile pek çok veri izi bıraktığım söylenebilir. StartupTeknoloji ise her saat farklı içerikler ile her an bu hizmete aracı olduğu kurumlar için veri izi bırakmaktadır. Bırakılan her veri klasik tabirle bizleri tanıyan algoritmaların yine bizlere dönüp farklı içerikler ve reklamlar karşımıza çıkardığı bir dijital yönelimimizi besleme hareketidir. 2020 itibari ile gezegendeki her insan için her saniye yaklaşık 1,7 megabayt yeni verinin yaratılacağı tahmin edilmiştir.
Bu veri sadece e-posta, WhatsApp, Facebook, Twitter vs ile her saniye birbirimize gönderdiğimiz on milyonlarca mesajdan meydana gelmiyor. Ayrıca her yıl çektiğimiz bir trilyon dijital fotoğraftan ve gittikçe artan miktarda video verisinde de (şu anda her dakika YouTube’a 300 saat yeni video paylaşılıyor) kaynaklanıyor. Bunların yanında artık dört bir yanımızı sarmış olan tüm o sensörlerden alınan veriler de var. Yeni akıllı telefonlar nerede olduğumuzu (GPS), hareket etme hızımızı, etrafımızdaki havanın nasıl olduğunu, dokunmatik ekrana basmak için ne kadar güç uyguladığımızı ve daha pek çoğunu söyleyen sensörler mevcut. 2020 itibari ile telefon, televizyon veya saat, birçoğu internete bağlı halde veriler toplayacaklardır. 50 milyardan fazla cihazın internete bağlı olduğu bir durum için bu veri boyutunu yalnızca hayal ediniz.
Her Şeyi Analiz Edebilme Becerisi
Büyük veriyi analiz ederek uygun içgörüleri elde edip uygulamaya konulamadıktan sonra Büyük Veri’nin çok da değeri yoktur. Geçmişte veri tabanlarında depolanabilecek veri miktarı sınırlıydı; veri ne kadar fazlaysa sistem o kadar yavaşlıyordu. Artık bu sorunu, dağıtık lokasyonlarda, farklı veri tabanlarında ve ağlarla bağlanmış şekilde veri depolamamıza ve analiz etmemize olanak sağlayan yeni tekniklerle aşabiliyoruz.
Google, internette arama yapmalarına olanak sağlayarak, dağıtık bilgi-işlem teknolojisinin geliştirilmesinde çok etkili oldu. Bugün tek bir arama sorgusunu yanıtlamak için yaklaşık 1000 bilgisayar devreye giriyor ve bu işlemin tamamlanması 0,2 saniyeden fazla sürmüyor. Şu anda sadece Google’da günde 3,5 milyar defa arama yapıyoruz.
Son olarak veri analizi yöntemlerimizde inanılmaz ilerlemeler kaydedildiğini görüyoruz. Artık algoritmalar, fotoğraflara bakıp içinde kimler olduğunu belirleyebiliyor ve ardından o kişinin diğer fotoğrafları için internette arama yapıyor. Konuşulan kelimeleri anlıyor ve yazılı metne çeviriyor, anlam ve duygu açısından ise metni analiz ediyor. Tüm bunları makine öğrenmesi ve yapay zekayla birleştirdiğimizde, bu alandaki fırsatların son derece heyecan verici olduğunu ve hızla geliştiğini görebiliriz.
Büyük Veri’nin Sunduğu Fırsatlar
Bugünkü içeriğimde faydalandığım Büyük Veri İş Başında kitabı içerisinde yaklaşık 45 farklı sektörden şirketlerin, girişimlerin ve kurumların Büyük Veri ile nasıl fırsatlar yaratarak sürdürülebilir rekabette üstünlük sağladıkları hakkında bilgi edinebileceksiniz. Büyük Veri perakendeciler için trendleri ve tüketici davranışlarını tahmin etmek, hükümetler tarafından teröristlerin planlarını engellemek için, hatta ufak bir aile kasabı veya hayvanat bahçesi tarafından nasıl kullanıldığını ise bu kaynakta daha net göreceksiniz. Şehirler, telekom, spor, kumar, moda, imalat, araştırma, motor yarışları, video oyunları ve geri kalan hemen her alanda Büyük Veri’nin kullanımı hakkında bilgi edineceksiniz.
Burada ele alınan şirketler Büyük Veri’nin göz kamaştırıcı dünyasında kaybolmak yerine, veriyi stratejik değer sunmak amacıyla kullanmanın akıllıca yollarını buldular. Sizlerde buradan edindiğiniz bilgileri kendi girişiminize, şirketinize veya kurumunuza değer katabilmek amacıyla kullanabilirsiniz.
Kitap Önerisi: Büyük Veri İş Başında: 45 Yıldız Şirket Büyük Veri'yi Nasıl Kullandı?
Podcast Önerisi: Dünya Trendleri, Büyük Veri ve 6G Çağı- Konuk: Av. Sabire Sanem Yılmaz
Teknoloji ile ilgili daha fazla haber için buraya tıklayabilirsiniz.
Sabırla okuduğunuz için teşekkür ederim.
Bu habere henüz yorum yazılmamış, haydi ilk yorumu siz bırakın!...