DNA'nın çözümlenmesinde öncü olan Rosalind Franklin kimdir? DNA'nın arkasındaki isim Franklin, neden Nobel Ödülü alamamıştır? Başarılı bilim insanının hayat hikayesi ve bilim serüvenine dair detaylar, Startup Teknoloji'den Mucitler Serisinin dördüncü yazısında!
Rosalind Franklin Kimdir?
Rosalind Franklin, 25 Temmuz 1920 tarihinde, Londra’da dünyaya geldi. Ailesi ona, o dönem kız çocuklarının fizik ve kimya alanlarında eğitim alabildiği nadir okullardan olan St. Paul Kız Çocuk Okulu’nda eğitim aldırdı. Franklin bu okulda bilim, spor, Latince ve Almanca dersleri gördü.
St. Paul Kız Çocuk Okulu’ndan mezun olduktan sonra bilim insanı olmaya karar verdi. Bu amaçla Cambridge Newnham Koleji’nde eğitim hayatına devam etti. Bu okulda kimya üzerine detaylı bir eğitim aldı ve 1941 yılında mezun oldu. Mezuniyetinin ardından iş hayatına İngiliz Kömür Değerlendirme Araştırmaları Birliği’nde başladı. Burada kömür ve grafik alanlarında çalışmalar yapmakla görevlendirildi.
Rosalind Franklin’in doktora konusu da kömür üzerine oldu. Tezinde, kömürün mikro yapısına ve özelliklerine değindi.
Kariyer hayatı bir gün yolunu Fransa’ya düşürdü. Paris’te Kimya Hizmetleri Merkez Laboratuvarı’nda çalışmaya başlayan Franklin, burada X-ışını kromatografisini öğrendi. Tekrardan Londra’ya döndüğünde King’s College’de görevli Maurice Wilkins ile beraber bu alanla çalışmalar yürütmeye başladı. Araştırmaların temelinde DNA vardı. Rosalind Franklin’in ortaya koyduğu en çarpıcı bilgi, DNA’nın kristal fotoğrafı oldu. Öyle ki bu fotoğraf, DNA’nın keşfedilmesi yolunda bir kırılma noktası yarattı. Fakat Franklin, bu çalışmanın sürecinde yoğun bir şekilde X-ışınına maruz kaldı.
Bilim Dünyasında “İlham” Tartışması
DNA’nın kristal fotoğrafı buluşunun ortaya çıktığı dönemde, James Watson ve Francis Crick adlı iki bilim insanının makaleleri 25 Nisan 1953 tarihinde Nature’da yayınlandı. Yayınlanan makalelerinde DNA’nın yapısını açıklıyorlardı. Fakat unuttukları çok önemli bir detay vardı! O da Rosalind Franklin’in, DNA araştırmalarına ışık tutan, DNA’nın kristal fotoğrafını çeken kişi olduğuydu.
Watson ve Crick’in, söz konusu fotoğrafı gördüğü net bir şekilde bilinmekteydi. Nitekim araştırmalarını da bu fotoğraf üzerinden ilerleterek başarıya ulaşabilmişlerdi. Fakat onlar makalelerinin içerisinde Franklin’in adını geçirmek yerine, “ilham aldık” ibaresi düşürmekle yetindi.
Rosalind Franklin, DNA’nın kristal fotoğrafını en net ve doğru şekilde çekebilmek için yoğun bir şekilde X-ışınına maruz kalmıştı. Buna rağmen çalışmalarına devam ederek büyük bir özveri göstermişti. Buna rağmen onun araştırmaları sayesinde başarıya ulaşan iki bilim insanı, onun adını bir makalenin içerisinde bile geçirmek istemedi.
Bilim dünyasında hiç etik olmayan bir şekilde, hırslarına kapılarak hiçbir yardım almadan DNA’nın yapısını çözdüklerini ilan eden Watson ve Crick, bu şekilde Nobel Ödülü aldı.
Rosalind Franklin, kendisinin çekmiş olduğu fotoğrafın bu iki bilim insanının gördüğünden bihaberdi. Fotoğrafı Watson ve Crick’e gösteren kişi Maurice Wilkins’dı.
1953 yılına gelindiğinde DNA’nın yapısı yayınlandı. Bundan 9 yıl sonra DNA’nın yapısını çözen isimlere
Nobel Ödülü verildi. Franklin bu ödülü alamadı çünkü 1958 yılında kanser nedeniyle hayata veda etti.
Kömür ve Virüsler Üzerinde de Çalıştı
Rosalind Franklin, zor ve kısa ömründe sayısız alanda bilime hizmet etti. DNA X-ışını kırınımı araştırmalarının yanı sıra, kömür ve virüsler hakkında da çalışmalar yaptı.
Franklin, kariyer hayatına kömür üzerine başlamıştı. Devamında da kömürden daha fazla enerji elde edebilmenin yolunu bulabilmek için kömürün özelliklerini inceledi. Onun araştırmaları, özellikle İkinci Dünya Savaşı sırasında, aktif karbonlu maske yapımında etkili oldu.
İlk kez 1950 yılında, Nature’da makalesi yayınlandı. Bu makalenin içeriği karbondaki elektronların X ışınlarından ne şekilde etkileneceği üzerineydi. Bir yıl sonraki çalışmasında, kömürün grafitlenerek ve grafitlenme yaşamadan yandığını ortaya çıkardı. Bu çalışması ile endüstride daha etkin bir şekilde kömür kullanımı başladı.
Kömürün ardından Rosalind Franklin, virüsler üzerinde çalıştı. Tütün Mozaik Virüsü’nün RNA’sını, X-ışını araştırmalarından faydalanarak keşfetti. Tütün Mozaik Virüsü’nün dışında bitki patojeni olan başka virüsler üzerinde de araştırmalarına devam etti.
Bu habere henüz yorum yazılmamış, haydi ilk yorumu siz bırakın!...