4 tane karenin bir araya gelmesiyle oluşan I, O, S ve T şeklindeki tetrominolar yukarıdan aşağı süzülürken onları doğru yerleştirme çabasıyla Tetris adındaki oyunu oynamış oluyoruz. Buna bir nevi 4’lü karelerle oynan tenis oyunu, diyebiliriz. Nitekim adını “tetra” ve “tenis” kelimelerinden alıyor.
Çocukluk Oyunundan Dünyanın En Sevilen Oyununa
Tetris, 1984 yılında ortaya çıktığı ilk dönemde Sovyetler Birliği’ne aitti. Bu oyun Moskova Sovyet Bilim Akademisi’nde görevli bilgisayar programcısı Alexey Pajitnov tarafından geliştirildi. Tetris’i oluşturma fikri, küçükken çözdüğü bulmacaları bir bilgisayar programına dönüştürmekten geldi. Böylece iş saatleri içinde arta kalan zamanında Tetris’i yarattı.
Pajitnov’un küçükken oynadığı ve Tetris için ilham aldığı oyun
Katamino’ydu. Bunu bilgisayar ortamına geçirirken üzerinde sadeleştirmeler yapmak zorunda kaldı çünkü oyunu programladığı bilgisayar günümüzdeki bilgisayarlara kıyasla çok ilkeldi. Öyle ki tetromino bloklarını harflerle oluşturmak zorundaydı.
Alexey Pajitnov, çocukluğunun bulmacasını sadeleştirdi ve 4 kareden oluşan 7 parçalı bir oyun haline getirdi. Böylece Tetris oyununun ilk versiyonu hayat buldu. İlk bakışta geleneksel bulmaca yapısından çok da farklı olmadığı görünüyordu. Alexey bu versiyonu, “genetik mühendislik” olarak adlandırmıştı fakat bu isim ona sıkıcı göründüğü için yeni bir isim üzerinde çalışmaya devam etti.
Oyunu tasarlama sürecinde önce dikdörtgen alanı dikey hale getirdi ve şekilleri aşağıya düşürdü. Fakat aşağıya düşen şekiller alanı kısa süre içinde dolduruyordu ve oyunun devam edebilmesine engel oluyordu. Pajitnov bu sorunu, tamamlanan satırların tamamen silinmesi fikri ile çözdü. Böylece dünyanın en sevilen ve en bağımlılık yapan oyunlarından biri ortaya çıktı.
Bilimsel Birçok Araştırmaya Konu Oldu
Tetris hakkında yapılan ilk bilimsel çalışmalardan biri 2000 yılında Harvard Tıp Okulu’nda gerçekleşti. Katılımcılardan üç gün boyunca günde 7 saat Tetris oynamaları istendi. 3 günün sonunda katılımcıların %63’ü, oyundan saatler sonra bile gözlerinin önünde şekiller gördüklerini ifade etti. Araştırmacılar bu olaya “Tetris Etkisi” adını verdi.
Tetris Etkisi kavramı Playstation için bir tanıtım içeriği olsa da bu oyunun bağımlılık yaptığı gerçekti. Bu konuyu klinik psikolog Vladimir Pokhilko üç maddede açıkladı.
California Üniversitesi’nin Tetris’e dair yaptığı ilginç araştırma sonucunda Tetris oynamanın başlangıçta beynindeki GMR değerlerini arttırdığını gösteriyor. Fakat birkaç haftanın ardından bu değerler eski haline dönüyor. Bunun anlamı, Tetris oynarken, beynimizin verimli olmayan kısımlarını kullanmayı durdurmayı öğreniyoruz. Nitekim en iyi Tetris oyuncuların GMR değerleri oldukça düşük.
Artık Daha Fazla Kişi Tetris’te İyi
Tetris’in gündeme geldiği 2000’li yıllarda, günümüze kıyasla bu oyunu iyi şekilde oynayabilen çok az kişi vardı. Bunun sebebi geçmişte oyunun daha zor olması değildi. İnsanların birbirlerinden ayrı oynamasaydı.
O dönem bu oyun ne kadar popüler olursa olsun insanlar Game Boy’larla oynayabiliyordu. Kimse kimsenin yaptığı puanı ya da oyun taktiklerini bilmiyordu. Böylece herkes yalnızca kendini geliştirebiliyordu. Bu da iyi bir Tetris oyuncusunun ortaya çıkmasını güçleştiriyordu.
16 yaşında Tetris şampiyonu olan Joseph, verdiği bir röportajda kendini YouTube videolarından geliştirdiğini ifade etti. Başarılı olmasının anahtarının başkalarının tecrübelerini incelemek olduğunu söyledi. Bu da genel anlamda bir kişinin başarıya ulaşabilmesi için başkalarının deneyimlerine ihtiyaç duyduğunu gösteriyor.
Gerek Tetris olsun gerekse farklı bir alan, kişi daima bir araya gelince ve tecrübelerini paylaşınca başarıya ulaşabilir. Ancak bu şekilde aynı hatalar tekrarlanmaz ve doğruya çok daha hızlı ulaşılır. Ekip olmak, takım olmak bu nedenle önemlidir. İş hayatında buna startup denir. Tetris hikayesinin özünde bir araya gelmek ve başarıya birlikte ulaşmak vardır. Nitekim şekiller ancak birbirlerine kenetlendiklerinde boşluklar dolmuyor mu?
Bu habere henüz yorum yazılmamış, haydi ilk yorumu siz bırakın!...