Animasyon dünyasında yapılması en zor şey cansız bir nesneyi canlı gösterebilmek. Peki dünyanın en çok animasyonu yapılan karakterinin cansız bir nesne olduğunu söylersek tahmininiz ne olur? Üstelik bu nesne, neredeyse 100 yıldır animatörlerin yaratıcılığını kanıtlamak için kullanılan bir test! İşte bir un çuvalı animasyonu yapma fikrinin gelişimi!
Animasyon Dünyasına İlk Adım
Animasyonun tarihi 20. Yüzyılın başlarına dayanıyor. Film tarihçileri tarafından kabul edilen ilk animasyon çizgi film ise 1908 yılında elle çizilmiş Fantasmagorie. Bu filmden günümüze kadar pek çok animasyon stüdyosu kuruldu ve teknolojideki yenilikler sayesinde inanılmaz yaratıcı işler ortaya koyuldu. Animasyon tarihinde zirveyi oynayacak Walt Disney Stüdyoları ise 1923 senesinde kuruldu. Geçmişin ve günümüzün evrensel çizgi film karakteri Mickey Mouse’u içeren ilk animasyon film 1928 yılında yaratıldı. Ardından 1930 yılında kurulan Warner Bros. Stüdyoları ile animasyon dünyası hızlı bir yükseliş kazandı.
Cansız Bir Nesneyi Canlı Yapmak
Günümüzde animasyon teknolojisi, kimi filmlerde gerçek ile çizimin ayırt edilmesini zorlaştıracak kadar ilerledi. Kullanılan programlar ve teknikler ne kadar gelişse de sanatçının yaratıcılığından daha önemli bir etken olmadığı konusunda bütün animasyon stüdyoları hemfikir. Hal böyle olunca bu stüdyolar en yaratıcı ve en başarılı sanatçıyı seçebilmek için ilginç bir işe alım süreci oluşturdu. Bu sürecin yaratıcısı ile Walt Disney Stüdyoları!
Çok geçmeden, okuduğu okullarla, başarılarıyla ve göz alıcı portfolyosuyla Walt Disney Stüdyoları’nın kapısını çalan sanatçılar, işe alınmadan önce bir çeşit teste tabi tutulmaya başlandı. Animatörlerden, cansız bir nesneyi canlı bir karaktere dönüştürmesi istendi. 1930 yılında başlayan bu mülakat yöntemi günümüze kadar ulaştı. Öyle ki Walt Disney’in testi, dünyanın en çok animasyonu yapılan karakterini ortaya çıkardı.
Peki, sizce animatörler hangi cansız nesneyi çizmekle görevlendirilmişti?
Un çuvalı!
Un Çuvalına Hayat Vermek
Animatör seçiminde bir un çuvalına hayat vermesi istenilen sanatçılar 1930’dan beri bu çizimi yapmaya devam ediyor. Bu test sistemi o kadar popüler ki günümüzde sanat okullarının mülakatlarında bile başkarakteri bir un çuvalı olan animasyonlar üretilmesi isteniyor. Animasyon stüdyolarına sunulan portfolyolarda ilk dikkat edilen örnek de yine un çuvalı animasyonu oluyor.
Un çuvalı çizmek teknik olarak oldukça basit fakat cansız bir nesneyi yaşatmak düşünüldüğünden çok daha zor! En basitinden eli, ayağı bulunmayan; yüzü olmadığından hiçbir mimiğini anlayamadığımız bir karakterden bahsediyoruz! Bir animasyon karakterini canlı yapan her şeyi silip attığımızda geriye işte dümdüz bir un çuvalı kalıyor!
Bir un çuvalını yürürken hayal etmeyi deneyin. Şimdi de onun uyuduğunu düşünün. Peki bir un çuvalı nasıl çiçek koklar? Bir un çuvalı nasıl korkar?
İşte bu soruların cevabını animatörler neredeyse 100 yıldır düşünüyor ve fikirlerini animasyon haline getiriyor. Söz konusu 100 yıl olunca ortaya koyulan un çuvalı karakterlerinin sayısı da bir hayli fazla! Youtube’ta “flour sack animation” diye aratırsanız neredeyse 100.000 farklı un çuvalı animasyonu ile karşılaşmanız mümkün.
İyi Bir Animasyon Yaratmanın 12 Anahtarı
Peki bir animasyonu en iyi şekilde oluşturmanın anahtarı nedir?
İki Disney animatörü tarafından yazılmış The Illusion of Life adlı kitapta tam olarak 12 anahtardan bahsediliyor. Başarılı bir animasyon karakteri yaratmak için karakterin hacmi, ağırlığı, hızı, tepkileri, canlılığı, fizik kanunları ile olan ilişkisi, zaman zaman fiziğin dışına taşan abartıları ve cazibesi gibi birçok özellik sıralanıyor. Tüm bu özellikler birleştiğinde yaşayan, sevinen, üzülen, şaşıran, korkan, meraklı, dans eden veya uyuyan bir un çuvalı animasyonu ortaya çıkıyor.
Bir un çuvalına bile hayat verilebiliyorsa, her yaştan insanın beğenisini kazanan animasyon evreninin gelecekte çok daha başarılı işlere ev sahipliği yapacağı kesin.
Örnek bir un çuvalı animasyonu izlemek isterseniz
buraya tıklayın!
Bu habere henüz yorum yazılmamış, haydi ilk yorumu siz bırakın!...