Alexander Graham Bell, Isaac Newton, Galileo Galilei, Thomas Edison ve Marie Curie gibi ünlü mucitleri tanımayan neredeyse hiç kimse yoktur. Onlar gibi icatlarıyla geleceğe yön veren ve geleceği geliştiren önemli isimleri bilmemek büyük bir kayıptır. Peki ya hiç “dünyanın ilk mucidi kim” diye düşündünüz mü? Cevabınız “hayır” ise Al-Hasan ile tanışın. Kendisi az önce saydığımız mucitlere ve çok daha fazlasına “bir şeyleri keşfetmeyi” öğreten, araştırmalarıyla ve ortaya koyduğu hipotezleriyle mucitlerin atasını sayılabilecek dünyanın ilk mucidi!
Ay'a Bakmak ve Fark Etmek
İbn-i Heysem, Al-Hasan veya batılıların söyleyişiyle Alhazen, MS 1 Temmuz 965 tarihinde Irak’ın Basra kentinde doğdu. Adını günümüze taşıyacak olan keşifleri, bundan 1000 yıl önce, bir gece başını kaldırıp Ay’a bakmasıyla başladı. O dönem elbette herkes başını kaldırıp Ay’a bakmış ve hatta üzerindeki lekeleri incelemişti. Fakat Al-Hasan, Ay’a bakmakla kalmayıp onun neden görebildiğini ve ışığın nasıl hareket ettiğini düşünmeye başladı.
Al-Hasan’ın Ay’ı incelediği dönemde insanlar, yıllar önce Yunan filozofların yazdıklarını ve söylediklerini doğru kabul etmeye devam ediyorlardı. Platon ve Öklid gibi pek çok kişi aslında çok doğru tespitlerde bulunmuştu fakat her söylediklerinin doğru olduğunu kabul etmek yanlıştı. Örneğin onlar, canlıların gözlerinden çıkardıkları ışın sayesinde görebildiğini savunuyordu. Üstelik bu fikirleri geniş kitlelerce kabul de edilmişti.
Geometriyle Sorularının Cevaplarını Aradı
Al-Hasan da o gece Ay’a bakıp düşünmeye başlayana kadar daha önce bu fikri hiç sorgulamamıştı. Basra’lı bu bilim insanı kendi kendine ışıkla ilgili sorular üretmeye ve bunları derinlemesine düşünmeye başladı. Yalnızca düşünmekle kalmayıp bunu somut bir şekilde test etmek istiyordu. Işığı ve görme yetisini matematik ve geometri ile yeniden açıklamaya çalıştı.
“Gözlerimizden ışın çıkartarak görebiliyorsak neden Güneş’e bakarken gözlerimiz acıyor da bir mum ışığına baktığımızda acımıyor?” diye sordu, Al-Hasan. Ardından, “Gözümüzdeki ışınlar gerçekten gece Ay’ı görebilmek için o kadar uzağa ulaşabilir mi?” diye bir başka soru yöneltti.
Aklındaki soruları geometri ile yanıtlamak için çalışmalara başladı. Işığın tıpkı geometride olduğu gibi düz bir çizgi halinde ilerleyebileceğini düşündü. Ardından, görmek için ışığın gözümüzden değil de direkt olarak karşıdan geldiği fikrini ortaya attı.
Göz Modeli ile Işığı Test Etti
Al-Hasan, düşüncesin kanıtlamak için bir deney oluşturdu. Gözün görüntüyü ne şekilde işlediğini keşfedebilmek için devasa bir göz modeli yaptı. Bu göz modeli ufak, karanlık bir odadan ibaretti. Odanın duvarlarından birinde ufak bir delik yer alıyordu. Al-Hazen karanlığa girdi ve odanın dışında kalan aydınlık nesnenin, karanlık odada nasıl bir etki yaratacağını inceledi. Deney sırasında nesneden saçılan ışığın delikten içeri girerek, nesnenin yansımasının ters bir şekilde duvara yansıdığını keşfetti.
Al-Hasan’ın oluşturduğu bu karanlık odanın Latincedeki karşılığı, “cameta obscura”. Onun bu deneyi yalnızca ışığın yönünü ve kırılmasını keşfetmekle kalmayıp gelecekte fotoğraf makinelerinin icadına ve kameranın görüntü yakalamasına öncü oldu.
Başarılı deneyinin sonucunda elde ettiği verileri ölümsüzleştirmek ve bir kitap haline getirmeye karar verdi. Adına da “Kitab el- Manazir” dedi. Yani, Optik Kitabı. Bu alanda yapmış olduğu bütün araştırmalarını, deneylerini ve bulgularını bu kitaba yazdı. Kitapta aynı zamanda aynalar ve mercekler hakkında da çok değerli bilgiler yer alıyordu. Kitab el-Manazir, mikroskoplar ve teleskoplar için de önemli detaylara sahipti.
Dünyanın İlk Bilim İnsanı Olarak Kabul Ediliyor
Al-Hasan’ın, dünyanın ilk bilim insanı olarak kabul edilebilmesinin sebebi ışığı, mercekleri ve aynaları açıklaması değildi. O, dünyanın ilk bilim insanı ilan edildi çünkü tarihte bilimi kurallar çerçevesinde inceleyen ilk kişiydi. Modern bilimsel metodu o geliştirdi. Bu metodu ilk kez o kullandı. Bu yönteme dair yazılan ilk kitap ona aitti. Böylece tarihin ilk bilimsel yayınını da yine o yapmış oldu.
Ondan sonra gelen bütün bilim insanları onun yöntemleriyle hipotezler sundu, deneyler yaptı ve yeni şeyler keşfedebildi. Böylece bir kişinin fikri defalarca kez sorgulanarak gerçekliği kanıtlanabildi. Artık bilim insanları, söyledikleri şeylerin herkes tarafından sorgusuz sualsiz kabul edilmesindense, araştırılmasını ve farklı düşüncelerle kıyaslanmasını istemeye başladı. Yıllar içerisinde modern bilimsel metodun kullanımı sıklaştı ve daha fazla bilimsel yayın ortaya koyuldu.
Dolunay olduğu bir günde Ay'a baktığınızda sağ tarafında görebileceğiniz büyük, siyah dairenin yanındaki parlayan ufak kratere, onun anısına "
Alhazan" adı verildi.
Ampulü, telefonu, alternatif akımı veya yer çekimini keşfeden diğer bilim insanları kadar tanınmıyor olsa da Al-Hasan, yaşadığı dönemden sonra gelen bütün bilim insanlarına öncülük eden dünyanın ilk bilim insanıdır.
Bu habere henüz yorum yazılmamış, haydi ilk yorumu siz bırakın!...