Yazılım sektörünün başını çeken dev firmaların başlarına gelen Hindistan kökenli insanları hepimiz duyuyoruz. Peki son zamanlarda daha çok dikkatimizi çeken bu Hintli iş insanlarının arkalarındaki hikâye ne? Neden Hintli yazılımcılar ve bilişim sektörü yöneticileri bu kadar çok tercih edilen bir noktaya geldiler.
Gelin hep beraber bu işin altındaki detayları, büyük başarı hikayelerini ve bu hikayelerin oluşmasında rol oynayan devlet ve halkın birlikte elde ettiği başarıları inceleyelim.
Hindistan’dan bahsetmeye başladığımız zaman aklımıza ilk gelen şeylerin diziler, kalabalık bir ülke, fakirlik ve benzeri konular olduğunu görüyoruz. Oysa daha doğru değerlendirdiğimizde Hindistan’ın asıl özelliğinin farklı eğitim politikası ve son 20 yılda kat ettiği inanılmaz yol olduğunu görebiliyoruz.
Hindistan’daki Gelişim ve Eğitimdeki Farklı Anlayışın Etkisi
Öncelikle burada birkaç önemli noktayı değerlendirmemiz gerekiyor. Örneğin 1996 yılında 734 milyon dolar olan yazılım ihracatının, 2001’de 6 milyar dolara ulaşması Hindistan’da bu değişimin nasıl başarıyı getirdiğini ortaya koyuyor.
Yakın zamanda gördüğümüz birçok haberde de dikkatimizi çeken önemli şirketlerin CEO koltuklarına ve ekip liderliklerine gelen Hindistan kökenli insanlar ise durumun bir başka boyutunu oluşturuyor.
Bir diğer önemli nokta ise eğitim mimarisi. Hindistan’da sadece 7 yaşında olan bir çocuk yazılım kurslarından yararlanmaya başlayıp 8 yaşındayken programlar ve oyunlar üretmeye başlayabiliyor.
Okul ortamında da sürdürülen değişik eğitim sistemi şu anda ölçek olarak daha gelişmiş birçok ülkede uygulanandan bile daha ileri bir seviyede.
Ortaokul Çağında Yazılım Eğitimi
Hindistan’da yaşayan bir çocuk için bilgisayar programlarını ve kodlamayı öğrenmeye başlama yaşı bizdeki orta okul seviyesinde başlıyor ve birçok okulda zorunlu müfredat içerisinde bilgisayar kullanmaktan kodlamaya kadar birçok başlık bulunmakta.
10 yaşında bir çocuğu Python ile kod yazarken görebileceğiniz bu öğrenme modelinde; algoritma ile başlayan ve programlamanın temellerinin verildiği derslerden ileri seviye kodlamaya kadar giden bir eğitim modeli kullanılıyor.
Günlük hayatta kullandığı şeyleri algoritma üzerinde anlamaya başlayan çocuklar aynı zamanda ileri matematik ve mantık eğitimleri de alıyorlar. Haliyle bu çocukların program yazmaya ve geliştirmeye yaklaşımları günlük hayatlarını yaşadıkları sistemle özdeşleşmeye başlıyor.
Bir yandan doğal yaşam içerisinde hem sosyal hem de çevresel yönlerden geleneksel yaşam şartlarını sürdüren Hindistan halkı aynı zamanda da teknolojiye çok iyi bir şekilde ayak uydurmuş durumda.
Okullarda sosyal hayatın önemine vurgu yapılırken çocukların dışarıda arkadaşlarıyla vakit geçirmesi için de klasik oyunlar ve sosyal yaşam etkinlikleri öğretiliyor.
2007 yılında eğitim müfredatında yapılan büyük değişimle 8. Sınıftan itibaren özgür yazılım (GNU) üzerinden eğitimler verilmeye, Linux eğitimleri ile çocukların tamamen yazılım ve kodlama içerisinde bulunmasına ağırlık verilmiş. Bu nedenle üst seviye sistemlerde de Hintli yazılımcıların sağlam temelleri var.
Hindistan özgür yazılımların tüm eğitim altyapısında büyük ölçekte kullanılması yönünden dünyada ilk olma özelliğine sahip ve bu konuda da defalarca haber içeriklerinde karşımıza çıkmıştı ve çıkmaya da devam ediyor.
Teknoloji Devlerinde Önemli Konumdaki Hint Kökenli Yöneticiler
Eğitim alanında Hindistan’da yaşanan büyük değişimle birlikte yazılım ihraç etmekte çok ilerlediklerini zaten söylemiştik. Zaman içerisinde gelişen ve bu alanda önemli adımlar atan Hindistan’da bu eğitimleri alan insanların karşılarında önemli bir zorluk vardı: iş alanlarının olmaması ve edinilen bilgilerin sadece yurt dışına çalışılarak ve yurt dışında çalışılarak kullanılabileceği gerçeği.
Kendi ülkesindeki yetersiz iş imkanları ve olanaklarıyla yüz yüze gelen bireyler eğitimlerini tamamladıktan sonra genellikle online işler üzerinden kendilerini geliştirmeye başlıyor ve sonrasında gerekli imkanları sağlayıp başvurularına da sonuç alabildiklerinde yurt dışındaki şirketlerde çalışmaya başlıyorlar.
Şimdi şirketler bazında karşımıza çıkan CEO’ları biraz daha detaylı şekilde gözden geçirelim.
Google CEO’su Sundar Pichai
Hindistan Madras’ta doğan Sundar Pichai; metalürji mühendisliğini bitirdikten sonra Kharagpur teknolji üniversitesinden gümüş madalya alarak Stanford üniversitesinde master eğitimi almaya hak kazandı. Stanford’da maden mühendisliği alanında master yaptı.
Eğitimini tamamladıktan sonra Amerika’da kalmaya karar veren Pichai; kariyerine maden mühendisi olarak başlamasına rağmen McKinsey’de yöneticilik yaptıktan sonra 2004 yılında Google’a girdi.
Ürün yöneticisi olarak başladığı konumda Google Chrome başta olmak üzere birçok önemli projenin gelişmesinde ve ilerlemesinde rol oynadı. Bir çoğumuzun sürekli kullandığı Google Drive ve GMail’i de ileri derecede geliştirip bu günlere getiren isimdir.
Ağustos 2015 de CEO olacağı netleşen Pichai; 2019 yılında Google’ın Alphabet olarak yeni formasyona girmesiyle birlikte Google’ın başına ve Alphabet’in başına CEO olarak geldi.
Microsoft CEO’su Satya Nadella
Hindistan Hyderabad’da doğan Satya Nadella; elektrik mühendisliğini Manipal Teknoloji Üniversitesinde bitirdi. Wisconsin üniversitesinde Bilgisayar Mühendisliği okumaya gittiğinde 1988 yılıydı ve o zamanlar böyle bir şeye serüven gözüyle bakılıyordu.
1992 yılında başladığı Sun Microsystems’den 1992’de Microsoft’a girmek için ayrılan Nadella, 1997 yılında Chicago Üniversitesinde MBA yaptıktan sonra Microsoft’un bulut mimarisine geçişini sağlayan en önemli projelerini yönetti.
Ar-Ge ve Online Servisler birimlerinin başında yer alan Nadella veritabanları, sunucular ve geliştirici araçlarının Azure platformuna taşınmasında önemli rol oynadı.
Şubat 2014’te Microsoft’un yeni CEO ‘su olarak duyuruluna kadar birçok önemli projenin baş aktörüydü. Son derece dikkat çekici bir hayat hikayesi olan Satya Nadella’nın Microsoft’u Linux Foundation içerisinde bir üye haline getirene kadar olan süreçte de önemli bir rol oynadığı bilinmektedir.
Adobe’un CEO’su Shantanu Narayen
Hindistan Hyderabad’da doğan Shantanu Narayen; elektrik mühendisliğini Osmania Universitesinde bitirdikten sonra 1986’da Amerika’ya giderek Ohio Green State Üniversitesinde bilgisayar mühendisliğini bitirdi. California Üniversitesinde MBA derecesine de ulaşan Narayen 1986’da girdiği Measurex Automation Systems firmasından 1989 da Apple bünyesine geçti.
1995 yılına kadar Apple’da üst düzey yönetici pozisyonlarında bulunan Narayen; 1996’da ortak olarak kurduğu Pictra firmasında fotoğrafların internet üzerinden paylaşılması üzerine bir konsept geliştirdi.
1998’de dünya çapında ürün geliştirme yöneticisi olarak girdiği Adobe’da 2005 yılına kadar aynı alanda kaldıktan sonra 2007 yılında CEO olarak duyuruldu ve görevine başladı.
Adobe Photosop, Premiere gibi uygulamaların bulut ekosistemine uyarlanması ve taşınması konusunda liderlik yapan Narayen; 2018 yılında Adobe firmasının Fortune 400 içerisinde ilk kez bulunmasında ve Forbes’te 13. sırada olmasında da en önemli etkendir.
Twitter’ın CEO’su Parag Agrawal
Hindistan Ajmer’de doğan
Parag Agrawal; Atom Enerji Merkez Okulunu dördüncülükle bitirerek liseden mezun olmuştur.
2001 yılında Türkiye’de yapılan Uluslararası Fizik Olimpiyatlarında altın madalya alan Parag Agrawal; bilgisayar mühendisliğini IIT Bombay da bitirdikten sonra Stanford Üniversitesinde doktora yapmıştır.
Microsoft ve Yahoo araştırma departmanlarında çalıştıktan sonra 2011 yılında yazlım mühendisi olarak Twitter’a geçiş yapmıştır.
2017 yılında Twitter’in baş teknoloji sorumlusu görevine gelmesinden sonra Twitter’in merkeziyetsiz sosyal ağ projesi olan ‘Project Bluesky’ ın başına Jack Dorsey tarafından getirilmiştir.
Twitter’in blockchain ve benzeri teknolojilere uyum sağlaması konunda en önemli çabayı sarf eden Agrawal 29 Kasım 2021’de Jack Dorsey’in görevi kendisine bırakması ile birlikte CEO olarak Twitter’in başına gelmiştir.
MasterCard’ın CEO’su Ajaypal Singh Banga
Aslına bakarsanız özellikle isminden dolayı en çok ilgimi çeken kişilerden bir tanesi MasterCard CEO’su Ajaypal Singh Banga oldu.
Özellikle isminin PayPal’i andırması ve soyadının da bizdeki okunuşu ile banka gibi okunmasından dolayı sanki bu iş için biçilmiş kaftan.
Hindistan Maharashtra’da doğan Banga; Delhi Üniversitesinde onur derecesi ile ekonomi bölümünü bitirdikten sonra Ahmedabad Üniversitesinde MBA yapmıştır.
1981 yılında Nestlé de başladığı kariyerine PepsiCo’nun Hindistan içerisindeki fast food yayılımını yöneterek devam etmiştir.
Hindistan’daki ekonomik açılımın kendisine sağladığı fırsatı çok iyi değerlendiren Banga; Citi grup bünyesinde sosyal kalkınma ve mikrofinans alanında önemli başarılar elde etti.
2010 yılında MasterCard bünyesinde CEO olarak seçilmesine kadar özellikle finans sektöründe dikkat çeken biri oldu ve önemli başarılar elde etti. 2020 yılında uluslararası ticaret odasının başkanlığına seçildi.
Ortak Özellikleri ve Dikkat Çeken Diğer Detaylar
Yukarıda tek tek detaylarına da değindiğimiz üzere şu anda global olarak en büyükler olarak kabul ettiğimiz birçok kurumun başında Hindistan kökenli insanlar var ancak bunların dikkat çekici bir ortak özelliği var.
Tümü birer Amerikan vatandaşı ve Amerika'da yaşıyorlar. Eğitimlerini tamamladıktan sonra ya üniversite eğitimi için ya da çalışmak için Amerika'nın yolunu tutmuş olmaları ise bir diğer dikkat çekici nokta.
İşte eğitim sonrasında Hindistan'da iş çevrelerinin olmaması ve kendi yaşadıkları dönemlerde günümüzdeki seviyeye ulaşmasına çok yol olması bu önemli fikir insanlarının Amerika'ya yerleşmesine ve artık Amerika'nın bir parçası olmalarına neden olmuş.
Günümüzde Hindistan'da bazı önemli teknoloji kurumlarının olmasına karşın halen birçok konuda toplumsal bütünlüğün sağlanmamış olması ve çeşitli eyaletlerde halen eğitimin ileri düzeye ulaşamamış olması da önemli bir olumsuzluğa neden oluyor.
Farklı lehçeler kullanan Hindistan'da doğduğunuzda farklı bir dil çevresinde iken lise veya üniversite zamanında farklı dil çevreleriyle karşılaşıyorsunuz. Özellikle bu durum bile kendi ülkeleri içerisinde sıkıntılara neden olmakta ve insanların toplumsal uyumdan uzak kalmasına neden olmakta.
Uluslararası olarak önemli noktalara gelen insanlara baktığımızda neredeyse tamamının üniversite sonrasında başka bir ülkeye gittiğini ve hayatını tamamen oraya taşıdığını görüyoruz. Zaten Hindistan'da belirli bölgelerde ileri seviyede teknoloji ve internet erişimine ulaşabilirken bunu nispeten daha az maliyetli yaşanabilecek bölgelerde bulmak mümkün değil.
Eğitim konusunda elde edilen atılımın toplumsal eşitlik ve paylaşım noktasına erişmemesinin ülkedeki ileri seviye eğitime ve başarıya ulaşan kişileri beyin göçüyle kaybetmekle sonuçlandığını burada çok net bir örnekle görmekteyiz.
İmrenerek baktığımız bu önemli noktalara gelen insanların her birinin enteresan ve zor birer yaşam hikayesi ve şu an bulundukları yerlere ulaşan dikenli yolları olduğunu da göz ardı etmemek gerek.
Bu habere henüz yorum yazılmamış, haydi ilk yorumu siz bırakın!...