Hayatta herkesin kendisini şansız hissettiği ya da olumsuz olayların sadece kendisinin başına geldiğini düşündüğü bir an olmuştur. Bu anlar birleştiğinde ve belirginleştiğinde insan kendisi tamamen şansız hissedebilir. Sonuç olarak tüm bu kötü şans olarak adlandırılan talihsizlikler popüler bir mite suç atılarak hafifletilir. “Murphy iş başında!” Böyle söylemek ve hayata devam etmek elbette ki kolay fakat Murphy’nin kim olduğunu biliyor musunuz? Peki ya Murphy Kanunları aslında nedir?
Ters Gidebilecek Her Şey Ters Gidecektir
Murphy Kanunları’na adını veren
Edward A. Murphy Jr. 1917 yılında dünyaya geldi. ABD Hava Kuvvetleri’nde görev alan Murphy, 1949’da roketler üzerinde deneyler yapan mühendis ekibinin bir üyesiydi. Burada ivmelenmenin insan üzerindeki etkisine dair araştırmalar yapıyordu. Bir deneyde pilot üzerine 16 farklı noktaya akselometre takılıp ivmeye verilen tepkiyi ölçmek gerekiyordu. Deney koltuğuna Dr. Stapp adlı gönüllü oturdu. Fakat akselometreleri takmakla görevli kişi 16’sını da yanlış takmayı başardı. Bu yanlışlığın sonucunda elde edilen tüm veriler de geçersiz oldu.
Akselometreleri takan kişi olmasa da ölçüm cihazlarından sorumlu olan Murphy, yaşanan bu aksaklık dolayısıyla sorumlu tutulduğunda o meşhur cevabını vermiş: ters gidebilecek her şey, ters gidecektir.
Bir işi yapabilmenin birden fazla yolu varsa ve bu yollardan birisi istenmeyen bir sonuca varıyorsa kesinlikle bu ihtimal gerçekleşecektir.
Murhpy Kanunları, Murhpy cevabını verir vermez oluşmamış elbette. Bu olaya “kanun” diyen kişi ve “Murhpy Kanunları”nı yaratan kişi aslında Dr. Stapp olmuş.
Murphy Kanunları’ndan Ne Anlamlıyız?
Peki Murhpy Kanunları’ndan çıkarılması gereken ders nedir? Eğer yapacağınız bir işin ters gidebilme ihtimali varsa baştan vazgeçmek mi gerekir? Murphy yine iş başında olup sizin bütün planlarınızı alt üst etmek için pusuda mı yatıyordur?
Bunların hepsi yanlış ve hatta yalnızca bahane! Aksi takdirde Dr. Stapp, yaşadıklarını bizzat “Murphy Kanunları” olarak nitelendirmezdi bile.
Murhpy Kanunları, birinin başına gelebilecek felaketlerin sebebi değildir. Aksine oluşabilecek felaketlerin farkında olmaktır. Murphy Kanunları’nın farkında olmak her türlü olasılığa karşı temkinli olabilmektir. Murphy Kanunları kötü şans değildir; kötü şansı yenmektir.
Murphy’nin Temelindeki Felsefe
Bu kavramın temelinde ona adını veren Edward Murphy yer olabilir fakat aslında Murphy Kanunları ilk kez 1841 yılında fark edildi. Ohio’da yayınlanan bir gazetede, reçelli ekmeğin elden kayıp halıya düştüğünde daima ballı kısmın yere denk geleceği söyleniyor. Sizce de bu tanıdık değil mi?
Takvim yapraklarını biraz daha geriye saralım. Marcus Aurelius gibi stoacı bazı düşünürler talihsizliğe bir isim bile vermiş! Premeditatio Malorum. Bu kavramın anlamı, kötülüğü tasarlamak ve kötüye hazır olmak gibi anlamları karşılıyor. Yani kendinizi kötü bir olasılık için hazırlarsanız iki ihtimale sahip olursunuz. Ya kötüyle karşılaşırsınız ya iyiyle. Kötüyle karşılaşırsanız hazırlıklı olursunuz ya da iyiyle karşılaşarak bir sürpriz yaşarsınız.
Kurumsal Hayatta Murphy Kanunları
Günümüzde kurulan en ufak işletmeden en büyük şirkete kadar daima Murphy tekniği kullanılıyor. Geliştirilen bir ürün veya sunulan bir hizmet söz konusu olduğunda gelişebilecek bütün olumsuz senaryolar için kurtarıcı planlar hazırlanıyor. İş hayatında buna “
premortem” deniliyor. Kısaca, “Neler kötü gidebilir?” anlamına gelen bu kavra esasen kötümser olmayı hedeflemiyor. Bunun yerine fazla iyimser olmadan hayatın getirdiklerini en iyi şekilde idare etmenin önemini vurguluyor.
Bardağın dolu tarafına bakmak sizi bir süreliğine mutlu edebilir. Bardağın boş tarafına odaklanmanın da içinizi karartacağı kesin. Öyleyse bardağın dolu tarafına sevinip, boş tarafının farkında olmaya ne dersiniz?
Muprhy Kanunları’nı şansızlığın ötesinde bir farkındalık olarak yaşamınıza katarsanız uzun vadede sizi çok daha başarılı ve mutlu yapacağı kesin!
Bu habere henüz yorum yazılmamış, haydi ilk yorumu siz bırakın!...