Zaman zaman başkaları için önemsiz görünen bir şeylere vakit harcadığınız olmuştur. Hatta aynı şekilde çevrenizde birisi gereksiz bir konuyla fazla ilgilendiğinde onunla alay etmiş bile olabilirsiniz. Fakat birazdan okuyacaklarınızdan sonra “boş” görünen bazı şeylerin ne kadar “dolu” olabileceğini fark edeceksiniz. İşte taş sektirme rekorunun inanılmaz hikayesi.
İlginç Bir Rekor Olmanın Ötesinde
Her yıl
Guinness Rekorlar Kitabı’nda yer edinen ilginç rekorları bilirsiniz. Örneğin, dünyanın en pahalı hamburgeri veya dünyanın en büyük ve en yüksek A harfi gibi. Bunlardan birçoğu, yalnızca bu listeye girilebilmek için yapılmış, gereksiz işler olarak görülebilir. Elbette, kaşıntı havuzunda en uzun süre yüzen kadın rekorunun çok da önemli olduğunu savunmuyoruz fakat 2018 yılında öyle bir rekor kırıldı ki artık bir şeyi anlamsız olarak nitelendirmek için bir kez daha düşünmek gerekiyor!
Jerdone Coleman McGhee ile tanışın. Kendisi 1960’lı yıllarda sevdiği kadından ayrıldığında büyük bir depresyona girmiş. Bir akşam İspanya’nın Costa Brava kıyılarında yürüyüş yapmaya karar vermiş. Güneş usulca sulara gömülüp de gece karanlığı çökerken sahildeki taşlar dikkatini çekmiş. Eline bir taş almış ve rastgele denize doğru fırlatmış. Ardından eğilmiş ve eline birkaç adet taş daha doldurmuş. Taşları teker teker denize fırlattığı sırada içlerinden bir tanesinin suyun üzerinde sektiğini görmüş. Taş o kadar çok sekmiş ki McGhee kaç kez sektiğini sayamamış bile!
Ardından arkasından büyük bir kalabalık onu alkışlamaya başladığında hem şaşırmış hem de yeni bir fikir aklında dolanmaya başlamış. Teksas’taki evine döndükten sonra taş sektirme üzerine düşünmeye başlamış. Tam 30 yıl boyunca kendisini taş sektirme konusunda ustalaştırmaya adamış. 30 yılın ardından 1992 yılında taşı su üzerinde 38 kez sektirerek rekor kırmış!
Rekorunun ardından Jerdone Coleman McGhee, Taş Sektirmenin Sırları adlı bir kitap yazarak tecrübelerini ve çalışmalarını ölümsüzleştirmiş.
Taş Sektirme Çalışmalarının Geçmişi
Jerdone’un 1992 yılındaki rekorundan çok daha önce, 1968 yılında taş sektirme üzerine çalışmalar yapılıyordu. Üstelik bu çalışmalar rekor kırmak için değil bilim için gerçekleştiriliyordu. Hatta şu anda bile taş sektirme üzerine ciddi araştırmalar yapılan bir laboratuvar mevcut.
Splash Lab. adlı laboratuar, tam da bu amaçla bilimsel araştırmalar yapan önemli bir oluşum. Burada suya yalnızca taş atılmıyor. Kimi zaman mermiler de kullanılıyor. Bu laboratuvarda amaç yalnızca bu cisimlerin suda daha fazla sekmesini sağlamak değil. Başlangıçta bu şekilde görünse de aslında tüm bu çalışmalar çok daha büyük bir şey için gerçekleştiriliyor.
Araştırmaların başındaki kişi sıvı dinamikleri alanında uzman olan Dr. Tadd Truscott. Bu laboratuarın asıl amacı da taşların ve mermilerin sudaki hareketlerini inceleyebilmek.
Bir taşı suda en iyi şekilde sektirmenin yolu, taşı fırlatırken çevirmekten geliyor. Böylece ciroskopik denge oluşuyor ve bu da taşın suya batmamasını sağlıyor. Dönerek suya çarpan taş, yüzde bir dalga yaratıyor ve bu dalganın üzerinden atlayarak hız kazanıyor.
Bu konuda Fransız bilim insanlarının da bir takım araştırmaları var. Açıkladıkları verilere göre bir taşın suda en verimli şekilde sektirilmesi için, taşın suya 20 derecelik bir açıyla çarpması gerekiyor. Bunu da oldukça karmaşık görünen bir formül ile açıklıyorlar.
Taş Sektirme Rekorlarının Gelişimi
Jerdone Coleman McGhee’nin 1992 yılındaki 38 kez taş sektirme rekorundan 10 yıl sonra, bir başkası onu geçerek tam 40 kez sektirmeyi başardı.
2007 yılında Ruseel Byars 51 kez sektirerek yeni bir rekor kırdı. Bundan 6 yıl sonra, 2013 yılında Max Steiner 65 kez sektirerek adını birinci sıraya koydu.
Sayılar giderek yükselirken günümüzün taş sektirme rekortmeninin kaç kez sektirdiğini merak ediyor olmalısınız. Tam 88 kez. İsterseniz bunu nasıl gerçekleştirdiğini
buradan izleyebilirsiniz.
Taş sektirme rekorunun sahibi Kurt Steiner. Kendisini “taş sektirmenin zeni” olarak adlandırılan bu ilginç kişiliğin tuhaf bir hayatı var. Lakabı “dağ adamı” olan Steiner, münzevi bir hayat tarzıyla yaşamını sürdürüyor. Zamanının çoğunu doğada geçiriyor ve taş sektirmeyi bir hayat felsefesi olarak kabul ediyor. Onun için taş sektirme eyleminin kendisi, hayatın bir çeşit özeti niteliğinde.
Taş Sektirmenin Tahmin Edilemeyecek Faydaları
Başlangıçta büyük hamburger rekorlarından ve kaşıntı temalı yüzme etkinliklerinden bahsetmiştik. Bunları açıklarken, bazen önemsiz görünen bir şeyin aslında ne kadar önemli şeyleri oluşturabileceğini de eklemiştik.
Dünyanın en büyük hamburgerinin gelecekte bize ne gibi bir faydası olabilir emin değiliz fakat taş sektirmenin faydalarını günümüzde bile görebiliyoruz.
Şimdi size
Hypersoar adlı bir uçak prototipinden bahsedelim. Bu uçak, atmosferi tıpkı bir deniz gibi kullanarak sanki dalgalar üzerinde sekiyormuşçasına aşağıyı yukarı hareket ederek ilerliyor. Bu şekilde sesten 10 kat daha hızlı uçabiliyor ve yakıt tüketimini de azaltabiliyor. Fransız bilim insanlarının taş sektirme formülü ile tasarlanan Hypersoar eğer gerçekten üretilebilirse, Şikago’dan Tokyo’ya kadarki 10 bin kilometrelik mesafeyi yalnızca 18 sıçrama ile 73 dakikada katedebilecek.
Taş sektirmek tek yararı bu uçak prototipinin geliştirilmesi değil. Bir taşın en iyi şekilde su üzerinde sekebilmesi için gereken açıyı hatırlıyor musunuz?
20 derece.
Bir uzay aracı dünyanın yörüngesine eğer 20 derecelik bir açıyla girerse, tıpkı suda seken bir taş gibi atmosferde sekmeye başlayacaktır.
Bu bilgiyi ise 1992 yılında, sevdiği kadın onu terk ettiği için bir akşam kendini İspanya kıyılarında denize taş atarken bulan Jerdone Coleman McGhee sayesinde elde ettik.
Peki siz daha önce hiç taş sektirdiniz mi? Cevabınız, “Evet” ise rekorunuz kaç?
Bu habere henüz yorum yazılmamış, haydi ilk yorumu siz bırakın!...