İnternetin gelişim sürecinde Web 1.0 ve Web 2.0’ı geride bıraktık. Web 3.0 kavramı ise henüz Web 2.0’ın sindirildiği dönemde bile gündeme gelmişti. Fakat bunun peşinden ilerleyen herhangi bir gelişme yaşanmamıştı. Bu da akıllara, Web 3.0’ın çok ileri bir tarihte hayatımıza gireceği düşüncesini getirmişti. Fakat günümüzün yükselen teknolojisi Blockchain ile Web 3.0’ın ayak seslerini artık daha net bir şekilde duymaya başladık. Yoksa Web 3.0 kapımızda mı? Merkeziyetsiz Metaverse'ün anahtarı Web 3.0'a dair her şey yazımızda!
Web 1.0, Web 2.0 ve Web 3.0’ın Gelişimi
Web 1.0’ın ortaya çıkışı insanlar için bir sihirden farksızdı. İnsanların internet ile bilgilere ulaşmaya başlaması ve bu yeni dünya ile tanışması heyecan vericiydi. Fakat nereden bakılırsa bakılsın Web 1.0 yetersizdi çünkü internette yalnızca içerik üreticilerinin oluşturduğu sayfalar vardı ve internete bağlanan diğer kişiler bu ortama dokunamıyordu. Bu da Web 1.0’dan sonra çok daha büyük gelişmelerin yaşanacağını gösteriyordu.
10 yılın ardından 1999’da artık Web 2.0 konuşuluyordu. İnternete bağlanan insanların artık bu ortamda kendi varlıklarını gösterebilecekleri, fikirlerini paylaşabilecekleri ve birbirleri ile iletişime geçebilecekleri aktif bir ortam! Yaşanan bu değişime ayak uyduramayan Web 1.0 platformları teker teker unutulurken 2004 yılından itibaren Web 2.0 için oluşturulan yeni oluşumlar hızla hayata geçmeye başladı.
Bilgisayarların dışında mobil cihaz kullanımının yaygınlaşmasıyla internete ilgi artmış, yeni platformların kullanıcı sayısı elde etme hızları da ciddi bir yükseliş kazanmıştı. Mobil cihazlar sayesinde internette içerik üretmek ve bunu insanlarla paylaşmak artık çok daha kolay hale gelmişti. Platformlar artık kullanıcıların ürettikleri içerikler sayesinde zenginleşiyordu. İnsanlar bu yeni trende çabucak alıştı ve bu da Google, Twitter, Facebook ve Youtube gibi platformların birer dev haline gelmesini sağladı.
Web 2.0, neredeyse hiç fark ettirmeden insanların hayatına öyle bir işledi ki artık Baby Boomer ve X kuşakları gibi yaşamlarının çoğunu internetsiz bir ortamda geçiren insanlar bile artık internetin olmadığı bir ortamı hayal etmekte zorlanıyor.
Bu durumda, yeniden gündeme gelen Web 3.0 bize çok daha gelişmiş bir dünyanın kapılarını aralayacak gibi görünüyor.
Web 3.0’ın Farkı
Web’in isim babası ve mucidi olan Tim Berners-Lee, gelecekte Web 3.0 ile tanışacağımızı zaten biliyordu ve buna “semantik web” adını vermişti. Bu yeni kavramı daha iyi anlayabilmek için gelin, geçmişteki örnekler ile olan farkını inceleyelim.
Web 1.0, internet ortamında yalnızca içerik üreticilerin bir şeyler paylaşmasını destekliyordu ve bu paylaşımlar için sunuculara ihtiyaç vardı. Diğer kullanıcılar yalnızca bu bilgileri görebilme kabiliyetine sahipti.
Web 2.0, bundan farklı olarak insanlara internet ortamında kendi içeriklerini üretebilme fırsatını verdi. Bu özelliği destekleyen platformlar oluşturuldu ve insanlar bu ortamlarda kimi zaman düşüncelerini kimi zaman ise yalnızca kendilerini paylaştı. Web 1.0’dan farklı olarak artık insanlar sunuculara diğer direkt olarak platformlara ihtiyaç duyuyor. Basit bir üyelik oluşturma sürecinden sonra artık herkes internette içerik üreticisi olma unvanına sahip olabiliyor.
Fakat Web 1.0 ile Web 2.0 arasında önemli bir benzerlik var. O da ikisinin de merkezi bir yapıya ihtiyaç duyduğu. İlkinde sunucular, ikincisinde de platformlar!
İşte bu konuda Web 3.0, kendisinden önce gelen diğer web oluşumlarından ayrılıyor. Web 3.0, insanların hiçbir şeye bağlı kalmadan internet ortamında özgürce hareket edebilmelerini vadediyor. Kullanıcıların aracısız iletişim kurabildiği, fikirlerin herhangi bir ortama ihtiyaç duyulmadan direkt olarak internet üzerinde paylaşılabildiği merkeziyetsiz bir dünya!
“Bunun bize ne gibi bir faydası var?” diye düşünüyorsanız, birazdan söyleyeceklerimiz dikkatinizi çekebilir!
Öncelikle bugün hemen hemen herkesin kullandığı platformların bu kadar fazla kullanıcı sayısına sahip olmalarının temel nedeni hepsinin ücretsiz olmasıdır. Fakat ücretsiz olmalarının sizi kandırmasına izin vermeyin! Çünkü bu platformlara aslında zamanınızla ödeme yapıyorsunuz. Karşılığında bilgiye kolayca ulaştığınız doğru fakat her şey göründüğü kadar masum değil.
İnternetin Görünmeyen Yüzü
Dünya çapında ilgi gören platformların elde ettikleri gücü fark etmeleri uzun sürmedi. Bunu kendi amaçları için kullanmaları da öyle. Örneğin; oldukça masum görünebilecek bir “beğenme” butonuyla başladı her şey. Ardından hırsla daha fazla beğeni elde etmenin yollarını düşünür oldu insanlar. Bu da internet ortamında rekabeti ve kaosu başlattı. Bir şey hakkında insanlar ne kadar çok tartışırsa platformun kullanıcı sayısı ve kullanıcıların platformu kullanma süresi de o kadar arttı. Bu da platformların tartışma yaratacak içerikleri daha sık öne çıkarmasını sağladı.
Günümüzde ise artık içeriklere “beğenmeme” butonu ve farklı emoji seçenekleri ile tepki vermek mümkün. Yani kaos yaratmak için çok daha fazla imkan var.
Şimdi bir de internetteki “tekelleşmeden” bahsedelim. Bir uygulama geliştirdiğinizi varsayalım. Bu uygulamayı tamamen bağımsız bir şekilde siz oluşturdunuz. Fakat ne kadar bağımsız olursanız olun, o uygulamayı kullanıcılara ulaştırmak için bir platforma ihtiyacınız var. Üstelik o platform sizden en az %30 vergi talep edebilir.
Günümüzün Web 2.0 dünyasında, başta bizim güç verdiğimiz ve yetki tanıdığımız her şey artık bize karşı her şeyi mubah görüyor. İşte bu noktada Web 3.0, kullanıcıların yeniden ipleri eline alabileceği bir dünya yaratıyor.
Web 3.0’da “app”ler artık “dapp” olarak adlandırılıyor. Açılımı ise “decentralized app”. Yani “merkeziyetsiz uygulama”. Artık internet üzerinde yaptığınız her hareketin bir değeri oluyor. Bu değeri, üzerinde hareket ettiğiniz platformlar değil, size fayda sağlayan içerik üreticileri alıyor. Arada hiçbir aracı bulunmadan yazdıklarıyla, çizdikleriyle, internette sundukları hizmetleriyle insanlar doğrudan kazanç sağlayabiliyor.
Yeni bir şarkı mı çıkardınız? Yeni bir dizi mi çektiniz? Yeni bir içerik mi yayınladınız? Kazancını hiçbir platformla bölüşmek zorunda değilsiniz! Yalnızca Web 3.0’da paylaşın ve sizin içeriğinize değer veren insanlara ulaşın.
Metaverse ile Web 3.0’ın Bağlantısı
Son günlerde en çok konuşulan kavramlardan birisi de Metaverse. Yeni bir dünyanın habercisi olan bu kavram, Web 3.0 ile birleşerek kusursuz bir ortam oluşturma potansiyeline sahip.
Metaverse’ün anlamı bir şekilde gerçek dünyadan bağımsız olması için Web 3.0 gibi merkeziyetsiz bir alt yapı oluşturulması oldukça mühim. Facebook’un adını
Meta olarak değiştirmesi ve Metaverse ile alakalı yatırımlarını arttırması aslında Metaverse’ün bağımsız ve özgür bir dünya olmasına oldukça ters. Bu bağlamda Web 3.0, Metaverse’ün hiç kimsenin kontrolünde olmayan eşit ve merkeziyetsiz bir evren olabilmesi için büyük önem taşıyor. Ayrıca Web 3.0’ın sunduğu yeniliklerin akıllı kontrat teknolojisi ile desteklenmesi de internet üzerindeki monarşinin kaldırılması için önemli bir adım olabilir.
Blockchain teknolojisine bağlı Web 3.0 internet için kurulan start-upların sayısı giderek arttı. Fakat yine de Facebook gibi devlerin arasından sıyrılıp birinci sıraya yerleşmek hiç de kolay değil. Bu yeniliğin hızlı bir şekilde gerçekleşmeyeceği ortada fakat umuyoruz ki bundan 10 sene önce olduğu gibi günümüzde bu konu yalnızca gündeme gelip sonra da unutulmaz.
Zira günümüzde güç verdiğimiz platformların kullanıcılarına verdiği güven hissi giderek azalırken, insanların en çok ihtiyaç duyduğu şey özgür olabilmek.
Bu habere henüz yorum yazılmamış, haydi ilk yorumu siz bırakın!...