Yenilenebilir enerji kaynakları, doğanın bize sunduğu ve sürekliliğini koruyan kaynaklar olarak tanımlanıyor. Endüstriyel faaliyetlerin yarattığı tahribat ve bozulan ekosisteme bir alternatif olarak sunulan bu kaynak türleri, geleceğimizi kurtarmak için tavsiye edilen kavramların da başında geliyor.
Yenilenebilir Enerji Kaynakları Nelerdir?
Yenilenebilir enerji ya da diğer ismiyle
Green Energy günümüz dünyasında sık sık gündem olmaya ve tartışılmaya başlandı. Temelleri 19. yüzyılda atılan Sanayi Devrimi ile birlikte dünya, hızlı bir endüstriyel dönüşüm yaşamıştı. Fabrikalar, hammaddelerin işlenmesi, otomobiller ve yakıtlı araçlar... 2021 yılı itibariyle günlük hayatımızın bir parçası olan ve benimsediğimiz bütün bu teknolojik gelişimlerin temeli, aslında doğayı tahrip eden yoğun kimyasal ve mekanik süreçlerle atıldı.
[caption id="attachment_22760" align="alignnone" width="730"]
Yenilenebilir enerjinin diğer isimleri Yeşil Enerji ve Sürdürülebilir Enerji[/caption]
Yenilenebilir enerji ise, bütün bu devrimlerden ve girişimlerden önce de var olan; hatta tarihi insanlıktan bile öncesine dayanan doğa kaynakları enerjiler olarak tanımlanabilir. Bu tür kaynaklar stok ya da sınırlama olmadan sürekli olarak tüketilebilir.
Yenilenebilir enerji kaynakları genel şu şekilde sıralanmakta:
İçinde bulunduğumuz gezegenin bize sunduğu bu olanaklar, geçmiş zaman insanlarını ve antik uygarlıkları geliştiren en büyük destekleyiciler olmuştur. Ancak hızla tüketilen ve dönüştürülen kaynakların (doğalgaz ve petrol gibi) yönetimi ele almasıyla birlikte işin rengi biraz değişti.
Bu tür enerji kaynakları, şu an endüstriyel dünyada kullanılan enerji kaynaklarıyla pek de yarışamıyor. Bunun nedenlerinden ilki doğalgaz, petrol hatta nükleer enerji gibi kaynakların teknolojiye daha hızlı katkı sağlaması.
Bir çok insanın sahip olduğu yakıtlı araçlar, uluslararası ticaretin %90'ında kullanan kargo gemileri, kullandığımız bataryalı araçlar ya da kışın ısınmak için kullandığımız doğalgaz... Hemen hemen çok yoğun miktarda enerji üretimini ve tüketimini desteklemekte. Yenilenebilir enerji kaynakları yukarıda bahsedilenlerin aksine daha yavaş ve kısıtlı miktarda enerji sağlıyor.
[caption id="attachment_22761" align="alignnone" width="737"]
Yenilenebilir enerji kaynakları doğanın bize sunduğu sürekli kaynaklardır[/caption]
Endüstriyel Faaliyetler Dünya'yı Zehirlemeye Devam Ediyor
Yenilenebilir enerji kaynakları varken yapay kaynakları kullanmak, doğayı her geçen yıl daha fazla tahrip ediyor. Fabrika borulardan çıkan gazlar, otomobillerin egzoz dumanları ve daha bir çok sera gazı hakkında olumsuz şeyler duymuşuzdur. Gelişen teknoloji ve bilim sağladığı bir çok avantajın yanında dezavantaj da getiriyor.
[caption id="attachment_22762" align="alignnone" width="715"]
Sera gazı salınımları en çok fabrikaların ürettiği zehirli kimyasallar nedeniyle oluşuyor[/caption]
Küresel ısınma, kuraklık ve kimyasal atıklar bir çok ülkenin gündemine sık sık gelse de; tüketim toplumu haline geldiğimiz 21. yüzyılda alışkanlıklardan vazgeçmek şirketler için oldukça zor. Doğanın nasıl ve ne kadar zedelendiğinin farkına varan bir çok ülke, özellikle Küresel Isınma'nın zararları hakkında dikkat çekici uyarılarda bulunuyor.
2015 Paris İklim Antlaşması ülkelerin bir araya gelerek tükenebilen enerji kaynaklarının oluşturduğu tahribatı vurgulamaya çalışmış, çevreci aktivist
Greta Thunberg'in 2018 yılında gerçekleştirdiği TEDx konuşması hafızalara kazınmıştı.
Ancak sadece ülkeler değil, kurumsal dünyadan tanıdığımız bir çok isim de tehlikenin farkında. Silikon Vadisi'nin devlerinden olan Microsoft'un kurucusu
Bill Gates geçtiğimiz aylarda Yeşil Enerji ile ilgili projelerinden bahsetmiş ve Amerika Birleşik Devletleri hükümetine ortaklık teklifinde bulunmuştu. 1.5 milyar dolarlık yatırım sağlayacağını da açıklayan Gates, doğayı kurtarmak için bir an önce harekete geçilmesi gerektiğine parmak basmıştı.
Bu habere henüz yorum yazılmamış, haydi ilk yorumu siz bırakın!...